BND Scope: 10. Sayı - Amerikan Ekonomisi Fed Sınavının Gölgesinde

Fed’in bağımsızlığı sorgulanıyor, Moody’s ekonomistleri resesyon riskine dikkat çekiyor, yatırımcılar Eylül’e temkinli giriyor. Buna karşılık Güney Kore’den Japonya’ya, Amgen’den Intel’e kadar dev yatırımlar ABD’ye akıyor. Goldman Sachs–T. Rowe Price ortaklığı, Kraft Heinz’ın ikiye bölünmesi ve OpenAI’nin 10,3 milyar dolarlık fonlaması da haftanın öne çıkan başlıkları arasında.

9/6/20258 min oku

ABD ekonomisinde gündem yine çok yoğun: Trump’ın Fed üzerindeki baskısı küresel ekonomiyi endişelendirir hale geldi. Tüketiciler harcamaya devam etse de resesyon fısıltıları artıyor. Washington’un “üretimi eve getirme” stratejisi ise dev yatırım paketleri ve şirket hamleleriyle gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Fed Gündemi Amerika Sınırlarını Aştı

Washington’da gözler yine Fed’de. Jackson Hole’da konuşan Jerome Powell, iş gücü piyasasında risklerin arttığını söyleyince, büyük bankalar hemen Eylül’de faiz indirimi beklemeye başladı. Piyasalar da şimdiden bu ihtimali fiyatlıyor.

Asıl kritik gelişme ise Başkan Trump’ın, Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook’u görevden alma girişimi oldu. Gerekçe olarak geçmişteki bir mortgage başvurusu gösterildi. Cook, bu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek yargı yoluna başvurdu. Sürecin Yüksek Mahkeme’ye kadar taşınması ve Fed’in bağımsızlığına ilişkin tartışmaları doğrudan gündeme getirmesi bekleniyor.

Başkan Trump bu hamleyle yetinmedi, çok yakında Fed yönetiminde “kendi çoğunluğunu” sağlayacağını ve faizleri hızla aşağı çekeceğini açık açık söyledi. Yani Powell’ın üzerindeki siyasi baskı hiç olmadığı kadar artmış durumda.

Bu tablo yalnızca ABD’de değil, Avrupa’da da endişeyle izleniyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Trump’ın girişimlerinin küresel ekonomi için “ciddi bir tehlike” olduğunu söyledi. Yatırımcılar da tedirgin: Goldman Sachs, Fed’in bağımsızlığı zedelenirse altının ons fiyatının 5.000 dolara kadar yükselebileceğini öngörüyor.

Kısacası Fed şu anda sadece faiz kararıyla değil, bağımsızlığı ile de gündemde.

ABD Ekonomisinde Harcama da Var, Endişe de...

Amerikan ekonomisinde görünüm giderek daha karmaşık bir hal alıyor. Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, ülkenin üçte birinin şimdiden resesyonda olduğunu veya yüksek risk altında bulunduğunu, diğer üçte birinin ise durağan bir seyir izlediğini belirtiyor. Geriye kalan kesimde ise hâlâ büyüme gözleniyor. Bu noktada özellikle New York ve California’nın ekonomik performansı kritik; her iki eyalet de zayıflamaya başlarsa, ulusal ölçekte bir resesyon kaçınılmaz hale gelebilir.

Buna karşın, tüketici harcamaları güçlü kalmaya devam ediyor. Temmuz ayında harcamalar aylık bazda %0,5 artış kaydetti. Enflasyon baskısına rağmen otomobil, mobilya ve dayanıklı tüketim mallarına yönelik talep canlılığını korudu. Amazon Prime Day gibi kampanyalar ve borsadaki pozitif seyir de bu artışa destek verdi. Gelirlerdeki artış, tüketicilerin şimdilik harcama iştahını sürdürmesini sağlıyor, ancak bunun ne kadar sürdürülebilir olduğu belirsiz.

Zandi’ye göre bu dayanıklılık uzun vadede kalıcı olmayabilir. İş ilanlarındaki azalma ve aylık istihdam artışının yalnızca 35 bin kişiye gerilemesi, iş gücü piyasasında zayıflamaya işaret ediyor. Daha da önemlisi, sektörlerin yarısından fazlasında istihdam kesintilerinin başlamış olması, resesyon öncesinde sıklıkla görülen bir tabloyu ortaya koyuyor.

Sonuç olarak, tüketiciler bugün hâlâ harcama yapmaya devam etse de, tarifeler, enflasyon baskısı ve artan iş kayıplarının birleşmesi halinde Amerikan ekonomisi yıl sona ermeden ciddi bir yavaşlama sürecine girebilir.

Şirketler & Yatırımlar: Büyük Hamleler, Yeni Dönem

Bu hafta şirketler cephesinde hareket hiç durmadı. Adeta yatırım ve yeniden yapılanma yarışına şahit oluyoruz.

Goldman Sachs, T. Rowe Price’a 1 milyar dolara kadar yatırım yaparak özel piyasaları daha geniş bir yatırımcı kitlesine açmayı planlıyor. Bu işbirliği, bireysel emeklilik fonlarına bile private equity ve private credit gibi daha önce ulaşılmaz olan enstrümanların kapısını aralayabilir.

Enerji tarafında, Hitachi Energy, ABD’de kritik elektrik şebekesi altyapısı üretimini genişletmek için 1 milyar doların üzerinde yatırım yapacağını duyurdu. Özellikle büyük güç trafoları için kurulacak yeni Virginia tesisi, yapay zekâ veri merkezlerinden sanayiye kadar artan elektrik talebine cevap vermeyi hedefliyor.

Teknolojide ise gözler Intel’deydi. Şirket, CHIPS Act anlaşmasını yeniden düzenleyerek 5,7 milyar dolarlık fonu erkenden kasasına aldı. ABD hükümetinin Intel’de %9,9’a varan hisse alması, Washington’un teknoloji devlerine nasıl doğrudan ortak olmaya başladığını gösteriyor.

Finansal piyasalarda da rekor bir hareket vardı: ABD şirketleri sadece bir günde 40 milyar dolardan fazla tahvil ihraç etti. Merck, Cigna, Ford ve Toyota gibi devler, düşük maliyetlerden faydalanmak için piyasaya koştu. Bu tablo, faiz indirimleri öncesi şirketlerin borçlanma iştahının ne kadar yüksek olduğunu kanıtlıyor.

Tüketici ürünlerinde ise Kraft Heinz sürpriz bir kararla gündeme geldi. Şirket, kendini iki ayrı halka açık şirkete bölüyor: Global Taste Elevation Co. (Heinz, Philadelphia, Kraft Mac & Cheese gibi markalarla global büyüme odaklı) ve North American Grocery Co. (Oscar Mayer, Kraft Singles, Lunchables gibi markalarla daha istikrarlı, nakit odaklı). Böylece hem çeşitlilik hem de kârlılık daha net yönetilecek.

Start-up ekosisteminde ise devasa fonlamalar dikkat çekti:

  • OpenAI, ikincil satışını 10,3 milyar $’a çıkardı (500 milyar $ değerleme ile).

  • Quantinuum, 600 milyon $ fon buldu (10 milyar $ değerleme).

  • BETA Technologies, GE Aerospace’ten 300 milyon $ aldı.

  • Ve daha birçok AI, fintech, biyoteknoloji girişimi yüz milyonlarca dolar yatırım topladı.

Son olarak private equity devi Carlyle Group, ikinci el fon pazarında 20 milyar $ topladı. Bu, Carlyle’ın şimdiye kadarki en güçlü alanlarından biri haline geldi ve yatırımcılara çıkış bekleyen fonlara yeni bir soluk getirdi.

Bu içeriğin İngilizce versiyonunu okumak için buraya tıklayın.

BND Consulting olarak, yatırım kararlarınızı destekleyecek içgörü ve stratejik yaklaşımlarla yanınızdayız. Sorularınız için her zaman buradayız.

ABD ekonomisi kısa vadeli belirsizliklerle boğuşurken uzun vadede hem yatırımlar hem de teknolojik dönüşüm hız kesmeden devam ediyor. Fed’den şirketlere, tüketicilerden küresel ticarete kadar herkes yeni dengelere hazırlanıyor. Biz de BND Consulting olarak bu dönüşümü yakından izlemeye ve kararlarınıza değer katacak içgörüler sunmaya devam edeceğiz.

Kısacası...

Yatırım & Ticaret: Dev Paketler, Büyük Taahhütler

ABD’ye yönelik yatırım taahhütleri artmaya devam ediyor, ancak bu süreç yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik ve siyasi bir boyut da taşıyor. Güney Kore’nin açıkladığı 350 milyar dolarlık yatırım paketinin nasıl işletileceği konusunda Washington ile “bağlayıcı olmayan” bir çerçeve anlaşması gündemde. Fonların hangi sektörlere yönlendirileceği ve kâr paylaşımının nasıl yapılacağı gibi temel konular hâlâ netleşmiş değil.

Benzer bir durum Japonya için de geçerli. Tokyo, ABD’ye 550 milyar dolarlık yatırım sözü verdi; yarı iletkenler ve ilaç üretimi gibi stratejik alanların öncelikli olacağı ifade ediliyor. Ancak anlaşmanın bağlayıcı olup olmayacağı tartışmalı. Trump yönetimi bu fonları kendi önceliklerine göre kullanmak isterken, Japonya yatırımların karşılıklı faydaya dayanması gerektiğini vurguluyor. Yani, büyük rakamlara rağmen uygulama aşamasında ciddi müzakereler devam ediyor.

Devletler düzeyindeki bu devasa paketlerin yanı sıra, özel sektör de yatırımlarını artırıyor. Örneğin Amgen, Kaliforniya’daki merkezinde 600 milyon dolarlık yeni bir Ar-Ge tesisi inşa edeceğini duyurdu. Üretim hattı içermeyecek bu tesis, yeni nesil ilaç geliştirme çalışmaları için yüzlerce bilim insanına modern imkânlar sunmayı amaçlıyor. Şirket, son dönemde Ohio ve Kuzey Carolina’daki tesislerine de milyarlarca dolarlık ek yatırımlar yapmıştı. Trump yönetiminin ilaç ithalatına getirmeyi planladığı tarifeler, bu tür yerli yatırımları hızlandıran önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Özetle, hem devletler hem de şirketler ABD’ye ciddi kaynak aktarmayı sürdürüyor. Ancak bu yatırımlar yalnızca ekonomik fırsatlar değil, aynı zamanda politik pazarlıkların da bir parçası. Washington’un “üretimi eve getirme” stratejisi devam ederken, süreçte hâlâ çok sayıda belirsizlik bulunuyor.

Yatırımcılar Eylül’e Temkinli Giriyor

Son günlerde Wall Street’te dalgalı bir seyir hâkim. Jackson Hole toplantısında Jerome Powell’ın iş gücü piyasasındaki zayıflamaya dikkat çekmesi, Eylül ayında faiz indirimi beklentilerini güçlendirdi; ancak bu olasılık henüz kesinleşmiş değil. Piyasalarda ise tüm dikkat Nvidia’nın bilançosuna çevrilmiş durumda. S&P 500’ün yaklaşık %8’ini oluşturan şirketin sonuçları, yalnızca teknoloji sektörü değil, genel piyasa yönü açısından da belirleyici olacak.

Buna karşın haftaya olumsuz bir başlangıç yapıldı. S&P 500, Nasdaq ve Dow endekslerinde düşüşler görülürken, özellikle tüketici ürünleri ve sağlık hisseleri zayıf performans sergiledi. Tahvil faizlerinin %5 seviyesine yaklaşması hisse senetleri üzerinde ek baskı yaratırken, altın fiyatı 3.600 dolar ile yeni bir rekor seviyeye ulaştı.

Trump’ın Fed üzerindeki etkisini artırma çabaları da piyasaların gündeminde. Ancak yatırımcılar şimdilik bu girişimlerin hukuki ya da kurumsal sınırlar içinde dengeleneceğine inanıyor gibi görünüyor. Uzmanlar ise Fed’in bağımsızlığının zedelenmesinin uzun vadeli finansal istikrar için ciddi riskler barındırdığı konusunda uyarıyor.

Eylül ayının tarihsel olarak zayıf piyasa performansıyla bilinen bir dönem olması, mevcut dalgalanmayı daha da hassas hale getiriyor. Yatırımcıların gözü şimdi haftanın en kritik verisi olacak istihdam raporunda.

BND Insider: CoCreate 2025 – Küresel Ticaretin Yeni Yüzü

BND Consulting olarak bu hafta Alibaba.com’un düzenlediği CoCreate 2025 etkinliğini yakından takip ettik. Dünyanın önde gelen üreticilerini, girişimcilerini ve yatırımcılarını buluşturan etkinlikte yapay zekânın küresel ticareti nasıl dönüştürdüğüne dair çarpıcı mesajlar öne çıktı.

Alibaba Başkanı Kuo Zhang, yaptığı konuşmada, AI’nin artık bir trend değil, küresel ticaretin kurallarını baştan yazan bir dalga olduğunu vurguladı. Zhang’a göre, “mikro-multinational” dönemi başladı: İki kişilik bir girişim, yapay zekâ destekli araçlarla bir gecede 20 ülkeye satış yapabilecek kapasiteye ulaşabiliyor. Ayrıca, Alibaba’nın kendi AI ajanı Accio şimdiden alıcıların manuel iş akışlarının %70’ini otomatikleştiriyor.

Etkinliğin bir diğer öne çıkan konuşmacısı, Shark Tank yıldızı Lori Greiner oldu. Greiner, başarı hikâyesini paylaşırken yaptığı yatırımlarda insan ihtiyaçlarını merkeze almanın en kritik faktör olduğunu anlattı.

Bunun yanı sıra, yüzlerce networking oturumu, girişimcilerin $1 milyon ödüllü pitch yarışmaları ve 20.000’den fazla ürün numunesi ile CoCreate 2025, iş dünyası için adeta küresel bir laboratuvar işlevi gördü.