BND Scope: 5. Sayı - Faizler, Şoklar ve Sermaye Akışı
ABD'de faiz politikası siyasetin merkezine oturdu. Trump’ın faiz indirimi çağrıları, Powell’ın temkinli duruşu ve yatırım ortamındaki gelişmelerin detaylı analizi BND Scope’un Haziran sonu sayısında.
6/28/20253 min oku


ABD ekonomisinde faiz tartışmaları derinleşiyor, jeopolitik tansiyonlar yatırımcıları temkinli iyimserliğe sürüklüyor.
Faiz Savaşları: Trump vs Powell – Kim Kazanacak?
ABD’de faiz politikası sadece bir ekonomik araç değil, artık ciddi bir siyasi silah. Eski Başkan Donald Trump’ın, Fed’e karşı açıkça cephe almasıyla başlayan bu gerilim, Powell’ın temkinli duruşuyla karşı karşıya.
Trump, %4.25-4.5 bandındaki faizleri “akıl dışı yüksek” olarak nitelendirip, derhal 2-3 puanlık bir indirimin gerekli olduğunu savunuyor. Hedefi net: ekonomik canlanma ve federal borç yükünün hafifletilmesi. Ancak bu söylemler, Fed’in bağımsızlığına yönelik baskı olarak algılanıyor. Dahası, Trump’ın “Powell’ı görevden alabiliriz” türü açıklamaları da durumu sertleştiriyor.
Buna karşılık Powell ve çoğu FOMC üyesi “veri odaklı karar” stratejisinden sapmıyor. Enflasyon halen %2.3–2.6 aralığında ve Fed, Eylül veya sonbahar öncesi indirime sıcak bakmıyor. Ancak Fed içinde de çatlak sesler var: Trump’ın atadığı Waller ve Bowman, Temmuz ayında indirimin mümkün olduğunu savunuyor.
Yatırımcıya mesaj: Eylül ihtimali fiyatlamalarda öne çıksa da, piyasa hala net bir yön bulabilmiş değil.
Yavaşlama mı Geliyor? Resesyon Sinyalleri ve Enflasyon Rüzgarı
Conference Board’un öncü ekonomik göstergesi, Mayıs ayında üst üste altıncı kez düşerek “resesyon alarmı” verdi. Tüketici güvensizliği, üretim siparişlerinde zayıflama ve işsizlik başvurularındaki artış bu sinyali destekliyor.
Diğer yandan CNN kaynaklı analizlere göre, İran’daki nükleer tesislere ABD saldırısı sonrası petrol fiyatlarının $80–100 seviyesine çıkabileceği öngörülüyor. Bu da tüketici fiyatlarında hızlı bir yükseliş riskini doğuruyor. Amerika ile İran arasındaki gerginliğin ekonomi üzerindeki muhtemel etkilerini gazeteci Steve Liesman’dan dinleyin:
ABD’ye Sermaye Akışı Güçleniyor – Yeni Yatırımlar, Yeni Güven
Piyasa yeniden “Buy America” temasına sarılıyor. Avrupa’da savunma hisseleri ve bankalardaki kâr realizasyonları sonrası, sermaye yeniden ABD’ye yönelmiş durumda.
Dahası, para piyasası fonlarına olan girişler $320 milyarı aştı. Toplam varlık $7.4 trilyona ulaştı. Bu da, yüksek faizli ancak düşük riskli alanlara olan güvenin sürdüğünü gösteriyor.
ABD içinde üretim yatırımları da hızlanıyor:
Texas Instruments, 60 milyar dolarlık çip yatırımı ile ABD’de yedi fabrika kuruyor.
U.S. Steel, 11 milyar dolarlık dev yatırımla 100.000 kişilik istihdam yaratmayı hedefliyor.
Görüş ayrılıklarına rağmen, ortak eğilim ABD’nin stratejik sektörleri yeniden yapılandırıldığı ve yatırım ortamının yeniden cazip hale geldiği yönünde.
Bu içeriğin İngilizce versiyonunu okumak için buraya tıklayın.
BND Consulting olarak, Amerika ekonomisindeki gelişmeleri daha açık ve anlaşılır bir şekilde takip etmenize yardımcı oluyoruz. Ekonomik dalgalanmalarda yolunuzu birlikte çizelim.

Farklı Görüşler:
Karamsarlar (Bears): Ekonomik yavaşlamaya işaret eden veriler, temkinli bir yaklaşımın gerekli olduğunu gösteriyor.
İyimserler (Bulls): Hisse senedi rallileri ve güçlü iş gücü piyasası, ekonomide dirençliliğin sürdüğünü ortaya koyuyor.
Ilımlılar (Moderates): Tam anlamıyla bir resesyon değil, daha çok düşük tempolu bir büyüme dönemi yaşanması muhtemel.
Defansif sektörlere yönelmek, enerji ve emtia piyasalarını yakından izlemek önemli olabilir.
Ticaretin Yeni Cephesi: Vergi Savaşları ve Askeri Gerginlik
ABD’nin İran-İsrail geriliminde askeri müdahale ihtimali piyasalarda kısa vadeli panik satışlarını tetikleyebilir. Petrol fiyatları %9 yükseldi bile.
Diğer cephede ise Trump’ın “intikam vergisi” planı, ABD’de faaliyet gösteren yabancı firmalar için %20’ye kadar yeni vergiler anlamına geliyor. Avrupa merkezli birçok şirket bu düzenlemeye karşı konum alıyor.
Yatırımcı ne yapmalı?
Enerji maliyetlerini izlemeli.
Vergisel düzenlemelerdeki gelişmelere karşı tetikte olmalı.
ABD’de listelenen yabancı şirketlerin pozisyonları yeniden gözden geçiriliyor.
ABD ekonomisi hem içeriden (faiz politikası) hem dışarıdan (jeopolitik riskler) baskı altında. Ancak sermaye, güvenli liman olarak hâlâ ABD’yi tercih ediyor. Piyasada yön arayışı sürerken, “temkinli iyimserlik” dönemi devam ediyor.