BND Scope: 9. Sayı - ABD'ye Yatırım Yağmuru

ABD’de yapay zekâ rüzgârı Wall Street’i sürüklerken, tüketiciler güçlü harcamalarına rağmen enflasyon endişelerini hissediyor. Fed’in faiz kararları ve Trump’ın tarifeleri ekonomide baskı yaratırken, şirketler ve ülkelerden trilyon dolarlık yatırım taahhütleri gündemi şekillendiriyor.

8/23/20254 min oku

ABD’de bu hafta gündem dopdoluydu. Yapay zekâ Wall Street’in gözdesi olmaya devam ederken, piyasalarda sektörler arasında dikkat çekici bir rotasyon yaşandı. Tüketiciler harcamaya devam ediyor ama enflasyon kaygıları yeniden öne çıktı. Fed’in faiz indirimi tartışmaları ve Trump’ın tarifeleri ise tansiyonu yüksek tutuyor. Tüm bunların yanında, Washington’un “üretimi eve getirme” stratejisinin parçası olarak açıklanan dev yatırım taahhütleri de haftanın en çok konuşulan başlıklarından biri oldu.

Wall Street’te AI Tartışması

OpenAI CEO’su Sam Altman, yapay zekâ alanında bir balon riski olabileceğini söylese de Wall Street hâlâ oldukça iyimser. Analistlere göre yatırımlar önümüzdeki birkaç yıl daha piyasaları yukarı taşıyacak güce sahip.

Şirket kârları güçlü geliyor, Microsoft, Meta ve Alphabet gibi devler yatırımlarını hız kesmeden artırıyor. Bu yüzden kısa vadeli dalgalanmaların uzun vadeli yükselişi bozmayacağı düşünülüyor. “1999 değil, 1996’dayız” diyen analistler, yapay zekâ yatırımlarının henüz yolun başında olduğunu söylüyor.

Piyasalarda Yön Arayışı ve Sektörel Dönüşüm

Sadece büyük teknoloji şirketleri değil, sağlık, inşaat ve küçük-orta ölçekli hisselerde de hareketlilik başladı. Bu, piyasalarda daha sağlıklı bir yükseliş tablosu yaratıyor.

Ama konut piyasasında işler biraz tersine dönmüş durumda. Faizlerin yüksek seyretmesi ve tarifelerin baskısıyla pandemi sonrası yaşanan konut patlaması yavaş yavaş sona eriyor. Özellikle güney ve batı eyaletlerinde bu yavaşlama daha belirgin.

Özel Dosya: TRUMP EFFECT – ABD’ye Yatırım Yağmuru

Bültenimizi bu hafta Beyaz Saray’ın paylaştığı özel bir dosyayla kapatıyoruz. Başkan Donald J. Trump’ın ikinci döneminde Amerikan sanayiini canlandırma iddiası gerçekten de trilyonlarca dolarlık yatırımı tetiklemiş durumda. Teknolojiden ilaca, otomotivden enerjiye kadar dev şirketler ABD’de fabrika kuruyor, Ar-Ge merkezlerini büyütüyor ve on binlerce yeni iş için düğmeye basıyor.

Biraz rakamlara bakalım:

Şirketlerden gelen büyük taahhütler:

  • Apple → 600 milyar $ yatırım (Texas’ta AI sunucu fabrikası, 20.000 Ar-Ge istihdamı)

  • NVIDIA → 500 milyar $ yatırım (ABD’de AI süperbilgisayar üretimi)

  • Micron Technology → 200 milyar $ yatırım (yeni çip fabrikaları)

  • IBM → 150 milyar $ yatırım (üretim ve büyüme operasyonları)

  • Johnson & Johnson → 55 milyar $ yatırım (üretim ve Ar-Ge)

  • Amazon → 20 milyar $ yatırım (bulut altyapısı, küçük şehirlerde 100.000 yeni iş)

Toplamda şirketlerin açıkladığı yatırımlar: ~2,7 trilyon $

Ülkelerin taahhütleri ise çok daha büyük:

  • BAE → 1,4 trilyon $

  • Katar → 1,2 trilyon $

  • Japonya → 1 trilyon $

  • Suudi Arabistan → 600 milyar $

  • Güney Kore → 450 milyar $

  • Bahrain → 17 milyar $

Ülke bazlı toplam: ~4,7 trilyon $

Genel Rakamlar:

Şirketler: ~2,7 trilyon $

Ülkeler: ~4,7 trilyon $

Toplam yatırım taahhüdü: ~7,4 trilyon $

Kısacası Washington’un “üretimi eve getirme” stratejisi meyvesini veriyor. Hem teknoloji devleri hem de geleneksel sanayi, yatırımlarını yeniden ABD topraklarına kaydırıyor. Bu tablo önümüzdeki dönemde sadece istihdam piyasasını değil, küresel tedarik zincirlerini de baştan aşağı değiştirecek gibi görünüyor.

Daha kapsamlı listeyi görmek isteyenler için: White House – Trump Effect Investment List

Bu içeriğin İngilizce versiyonunu okumak için buraya tıklayın.

BND Consulting olarak, yatırım kararlarınızı destekleyecek içgörü ve stratejik yaklaşımlarla yanınızdayız. Sorularınız için her zaman buradayız.

Şirketler ABD’ye dev yatırımlar yapıyor, yapay zekâ rüzgârı dinmiyor, piyasalarda rotasyon sinyalleri görülüyor, tüketici harcamaları güçlü ama endişeli, Fed ve tarifeler ise hâlâ en büyük riskler.

Özetle:

ABD Orta Sınıfı’nın Yeni Paradoksu

Ritholtz Wealth Management COO’su ve “The Wealth Ladder” kitabının yazarı Nick Maggiulli, ABD’de yeni bir “ekonomik sınıflaşma” yaşandığını söylüyor. Ona göre toplum artık yalnızca klasik alt–orta–üst diye ayrılmıyor; gelir ve servet dağılımı çok daha parçalı bir tabloya işaret ediyor.

Maggiulli’nin çalışmasına göre haneler altı farklı servet seviyesine ayrılıyor:

  • 10 bin dolar altı varlığı olanlar

  • 10 bin – 100 bin $

  • 100 bin – 1 milyon $

  • 1 milyon – 10 milyon $ (“üst orta sınıf”)

  • 10 milyon $ ve üzeri

  • Ultra yüksek servet sahipleri

Bu tablodaki en dikkat çekici nokta: üst orta sınıfın son yıllarda hızla büyümesi. 1989’da nüfusun sadece %7’sini oluşturan bu grup, bugün yaklaşık %18’e ulaşmış durumda. Yani ABD’de milyon dolarlık serveti olan haneler artık çok daha yaygın.

Ancak ilginç bir çelişki var: Bu insanlar istatistiksel olarak “zengin” kabul edilseler de kendilerini yeterince varlıklı hissetmiyorlar. Çünkü rekabet ettikleri alanlarda –örneğin konut, eğitim, sağlık veya lüks tüketim– fiyatlar o kadar yükseldi ki “herkes zenginleşince kimse kendini zengin gibi hissetmiyor.” Maggiulli’ye göre bu durum, tüketim alışkanlıklarını da değiştiriyor. Daha fazla harcama gücü olan bu sınıf, özellikle seyahat, özel eğitim ve premium ürünlerde fiyatları yukarı çekiyor.

Kısacası, ABD ekonomisinin belki de en ilginç paradokslarından biriyle karşı karşıyayız: servet artıyor, ama tatmin azalıyor. Bu da tüketici davranışlarını ve piyasalardaki talep dengesini köklü biçimde etkiliyor.

FED, Faiz ve Tarifeler

Fed üyesi Michelle Bowman, bu yıl üç faiz indiriminin uygun olacağını söylüyor. Piyasalar da bu görüşe yakın ve Eylül’de bir faiz indirimi ihtimali fiyatlanıyor.

Trump’ın tarifeleri ise büyümeyi ve şirketleri baskılamaya devam ediyor. Otomotivden perakendeye kadar birçok sektör, artan maliyetleri yönetmeye çalışıyor. Özellikle otomotiv devleri ek maliyetlerle zorlanırken, tüketiciye yansıması da kaçınılmaz görünüyor.